İçeriğe geç

jQuery Kurulumu: CDN mi Lokal mi? Hangisi Daha İyi?

Şimdi gelelim şu işin en can alıcı noktasına: jQuery’yi projelerimize nasıl dahil edeceğiz? Hani şu web sitelerini daha interaktif hale getiren sihirli kütüphane var ya, işte onun kurulumundan bahsediyorum. Birkaç yolu var aslında bunun, ama en popüler ikisi CDN ve lokal kurulum. Hangisi daha mantıklı, hangisi daha hızlı, hangisi daha güvenli? Gelin birlikte bir bakalım.

Öncelikle CDN’den başlayalım. CDN ne diye soracak olursanız, Content Delivery Network demek. Yani içeriğinizi dünyanın çeşitli yerlerindeki sunuculara dağıtan bir sistem. jQuery’nin CDN’ini kullanmak demek, o kütüphaneyi kendi bilgisayarınıza indirip projenize eklemek yerine, internetteki hazır bir sunucudan çekmek demek. Ne güzel değil mi? Tarayıcılar bunu çok seviyor çünkü eğer bir başka site de aynı CDN’i kullanıyorsa, jQuery zaten tarayıcının önbelleğinde hazır bekliyor oluyor. Yani sizin sayfanız daha hızlı açılıyor, hem de sunucunuzun yükü azalıyor. Süper özetle. Tabii bu işin en büyük avantajı bu hız meselesi. İnternetimiz varsa, işler tıkırında.

Fakat işin bir de diğer yüzü var tabii. Ne zaman ki internet bağlantınız kesilir, işte o zaman yandınız. İnternet yoksa, jQuery de yok demektir. O anlattığımız interaktif özellikler, her şey olduğu yerde kalır. Bir nevi, elektrik kesildiğinde buzdolabının soğutmaması gibi düşünün. Ya da şöyle diyelim, elinizde çok güzel bir tarif var ama mutfaktaki ocak çalışmıyor. İşte o an CDN’in dezavantajını yaşarsınız. Gerçi artık çoğu yerde internet var ama yine de beklenmedik durumlar olabiliyor, hani ne olacağı belli olmaz.

Bu arada, bu CDN meselesi sadece hız değil, aynı zamanda güvenlik açısından da önemli. jQuery’nin kendi resmi siteleri ve güvenilir CDN sağlayıcıları (Google, Microsoft, CDNJS gibi), kütüphaneyi sürekli günceller ve olası güvenlik açıklarını kapatırlar. Siz de her zaman en güncel ve en güvenli versiyonu kullanmış olursunuz. Ne güzel değil mi? Kendi sunucunuzda yönetmek yerine, işi uzmanlarına bırakmış oluyorsunuz aslında.

Şimdi gelelim lokal kuruluma. Bu da ne demek? Kütüphanenin kendisini indirip, kendi sunucunuzda, kendi dosya yapınızda barındırmak demek. Yani aslında her şeyi kontrolünüz altında tutuyorsunuz. İnternetiniz olmasa bile, siteniz çalışmaya devam ediyor. Çünkü gereken tüm dosyalar, sizin sunucunuzda hazır bekliyor. Sanki evdeki ocak çalışıyor, tarifiniz de elinizde, istediğiniz zaman yemeği yapabilirsiniz. Çok daha kontrollü bir yöntem yani. Hem de bazen internet üzerinden indirme hızı yavaş olabiliyor, siz kendi sunucunuzdan daha hızlı çekebiliyorsunuz. Gerçi bu tamamen sizin internet hızınıza ve sunucunuzun durumuna bağlı tabii.

Ama lokal kurulumun da kendi içinde bazı zorlukları var. Bir kere, dosyaları kendiniz yönetmek zorundasınız. jQuery’nin yeni bir sürümü çıktığında, onu indirip kendi sunucunuzdaki dosyaları güncellemeniz gerekiyor. Bu da ekstra bir iş yükü demek. Hani bazen bir şeyleri kurmak yerine hazırını kullanmak daha kolay oluyor ya, işte CDN bu noktada devreye giriyor. Lokal kurulumda ise, o güncelleme işini kendiniz halletmeniz lazım. Yoksa eski ve potansiyel olarak güvensiz bir sürümü kullanma riskiniz var. İnanın ki bu küçük detaylar, proje büyüdükçe baş ağrıtıcı olabiliyor.

Açıkçası ben ikisini de kullandım. Hatta bazen bir projede CDN kullanırken, başka bir projede lokal kurulum yapabiliyorum. Neden mi? Projenin gereksinimlerine göre değişiyor bu. Eğer çok hızlı bir web sitesi yapmam gerekiyorsa ve internet bağlantısının kesilme ihtimali düşükse, kesinlikle CDN derim. Özellikle bloglar, haber siteleri gibi içerik odaklı yerlerde bu işe yarıyor. Ama offline çalışması gereken uygulamalar veya güvenlik hassasiyeti çok yüksek projelerde lokal kurulum daha mantıklı olabiliyor.

Peki, nasıl yapacağız bu işi? Kod örneğiyle göstereyim en iyisi. Hani şu meşhur ‘Hello World’ mantığı gibi. Önce CDN ile bir deneyelim bakalım:

<!-- CDN üzerinden jQuery kullanımı --> <script src="https://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/3.6.0/jquery.min.js"></script>

<script> $(document).ready(function(){ alert('Merhaba jQuery!'); // Bu mesajı ekrana getirir }); </script>

Gördüğünüz gibi, tek satır bir script etiketiyle işi hallettik. Bu kadar basit. Hani bazen bir şeyi yapmak sanıldığı kadar karmaşık değil ya, işte bu da öyle bir şey. Google’ın CDN’ini kullandık burada, gayet güvenilir bir kaynak. Bu kodu bir HTML dosyasına yapıştırıp tarayıcıda açtığınızda, o ‘Merhaba jQuery!’ mesajını göreceksiniz. Ne güzel değil mi?

Şimdi de lokal kurulumu deneyelim. Bu biraz daha farklı tabii. Önce jQuery’yi resmi sitesinden indirmeniz gerekiyor. Mesela buradan indirebilirsiniz. İndirdikten sonra, projenizin bir klasörüne (genelde ‘js’ veya ‘scripts’ diye bir klasör olur) atın. Sonra da HTML dosyanızda şöyle çağıracaksınız:

<!-- Lokal olarak indirilmiş jQuery kullanımı --> <script src="js/jquery-3.6.0.min.js"></script>

<script> $(document).ready(function(){ alert('Merhaba Yerel jQuery!'); // Bu mesajı ekrana getirir }); </script>

Burada `js/jquery-3.6.0.min.js` kısmı, sizin bilgisayarınızdaki dosyanın yolunu temsil ediyor. Eğer dosyayı farklı bir yere koyduysanız, o yolu ona göre ayarlamanız lazım. Bu arada, `jquery-3.6.0.min.js` yerine indirdiğiniz dosyanın adını yazmayı unutmayın. Yoksa hata alırsınız. Bu da aslında sanıldığı kadar zor değil, sadece dosyayı kendi arşivinize eklemiş oluyorsunuz. İnanın ki, bu da işe yarıyor.

Sonuç olarak, hangisi daha iyi derseniz, bence duruma göre değişir. Eğer hızlı başlangıç yapmak ve güncel kalmak istiyorsanız CDN harika. Ama offline destek ve tam kontrol sizin için öncelikliyse, lokal kurulum daha mantıklı. Bazen ikisini birden de kullanabilirsiniz, mesela CDN ana kaynak olur, eğer CDN’e ulaşılamazsa lokaldeki versiyonu devreye sokacak şekilde bir yapılandırma yapabilirsiniz. Ama bu biraz daha ileri seviye bir konu tabii, şimdilik bu iki yöntemden birini seçmek yeterli sanırım.

Gerçi ben bazen unutuyorum da, hani böyle hızdan gözüm kör oluyor CDN kullanırken, sonra bir bakıyorum internet yok, benim güzelim scriptlerim çalışmıyor. İşte o zaman aklıma geliyor lokal kurulumun güzelliği. Ama sonra da o dosyaları güncelleme derdi çıkıyor başıma. Yani anlayacağınız, her ikisinin de kendine göre avantajları ve dezavantajları var. Ne yapalım, teknolojinin cilveleri işte 🙂

Neticede, hangi yöntemi seçerseniz seçin, jQuery ile web geliştirme çok daha keyifli hale geliyor. Bu arada, bu işin püf noktası, projenizin ihtiyaçlarını iyi analiz etmek ve ona göre doğru tercihi yapmak. Eminim siz de kendinize en uygun olanı bulacaksınız. Hadi bakalım, kodlama zamanı!