İçeriğe geç

Visual Studio ve VS Code: Geliştirme Ortamı Kurulumu

Selam millet! Biliyorsunuz, artık teknoloji dünyası inanılmaz hızlı ilerliyor ve bu tempoya ayak uydurmak için de doğru araçlara sahip olmak şart. İşte tam da bu noktada, kod yazmaya yeni başlayanların veya mevcut ortamını tazelemek isteyenlerin en çok merak ettiği konulardan biri ortaya çıkıyor: Geliştirme ortamı kurulumu! Özellikle Visual Studio ve Visual Studio Code (VS Code) gibi popüler seçenekler arasından hangisini seçeceğimize karar vermek bazen kafa karıştırıcı olabiliyor, değil mi?

Açıkçası ben de bu yollardan geçtim. Hatta ilk başladığım zamanlarda, “Acaba hangisi benim işimi daha iyi görür?” diye günlerce araştırdığımı hatırlıyorum. Bir bakıyorsunuz Visual Studio’nun o heybetli arayüzü sizi çağırıyor, diğer yandan VS Code’un hafifliği ve esnekliği cezbediyor. Neyse efendim, bu yazımda size bu iki harika aracın kurulumundan, temel farklarından ve hangi durumlarda hangisinin daha avantajlı olabileceğinden bahsedeceğim. Kendi deneyimlerimi de katarak, sanki yan yana oturmuş sohbet ediyormuşuz gibi bir dil kullanmaya çalışacağım. Umarım faydalı olur 🙂

Şimdi gelelim işin temel kısmına. Geliştirme ortamı dediğimiz şey, aslında bizim kodlarımızı yazdığımız, düzenlediğimiz, hatalarını ayıklayıp çalıştırdığımız bir nevi dijital atölyemiz. Tıpkı bir marangozun iyi bir testereye, tornavidaya veya zımparaya ihtiyacı olduğu gibi, biz yazılımcıların da kod editörlerine, derleyicilere ve hata ayıklayıcılara ihtiyacı var. İşte Visual Studio ve VS Code tam da bu işlevleri yerine getiren, hatta çok daha fazlasını sunan güçlü araçlar.

Visual Studio: Kapsamlı Bir Entegre Geliştirme Ortamı

Öncelikle Visual Studio’dan başlayalım. Bu, Microsoft’un geliştirdiği, oldukça güçlü ve kapsamlı bir IDE (Integrated Development Environment – Entegre Geliştirme Ortamı). Özellikle Windows platformunda .NET, C#, C++ gibi dillerle geliştirme yapacaksanız, Visual Studio adeta bir zırhlı araç gibi sizi her türlü zorluğa karşı hazırlıyor. İçinde her şey var diyebilirim: Kod editörü, hata ayıklayıcı, tasarımcılar, sürüm kontrol entegrasyonları ve daha nicesi. Kurulumu biraz zaman alabilir, zira içinde barındırdığı özellikler gereği oldukça büyük bir paket. Ama bir kere kurdunuz mu, sanki tüm ihtiyaçlarınız tek bir çatı altında toplanmış gibi hissediyorsunuz.

Visual Studio’nun en büyük artılarından biri, kurulumu yaptıktan sonra “iş yükleri” (workloads) dediğimiz modüllerle istediğiniz geliştirme alanına odaklanabiliyorsunuz. Yani web geliştirme, masaüstü geliştirme, oyun geliştirme (Unity ile) gibi seçeneklerden sadece ihtiyacınız olanları kurarak disk alanından tasarruf edebilirsiniz. Bu da çok mantıklı bir yaklaşım bence.

Peki, bu devasa araçla kod yazmaya nasıl başlıyoruz? Aslında oldukça basit. Visual Studio’yu açtığınızda karşınıza bir başlangıç ekranı gelir. Buradan yeni bir proje oluşturabilir veya mevcut bir projeyi açabilirsiniz. Diyelim ki yeni bir C# konsol uygulaması yazmak istiyorsunuz. “Create a new project” seçeneğini tıklayıp, dil olarak C#’ı, proje türü olarak da “Console App”i seçiyorsunuz. İşte bu kadar! Karşınıza tertemiz bir kod editörü ve ana kodunuz için başlangıç şablonu geliyor. Hata ayıklama (debugging) kısmı da zaten içinde entegre olduğu için, kodunuzu çalıştırıp herhangi bir problemde adım adım ilerleyebilirsiniz. Bu, özellikle yeni başlayanlar için öğrenme sürecini çok kolaylaştırıyor, değil mi?

Visual Studio Code: Hafif, Hızlı ve Esnek

Gelelim VS Code’a. Bu arkadaş, Visual Studio’ya göre çok daha hafif ve hızlı bir kod editörü. Hatta IDE demek yerine “akıllı kod editörü” demek daha doğru olabilir. Neden mi? Çünkü VS Code kendi başına birçok özelliği barındırsa da, asıl gücünü eklentilerinden (extensions) alıyor. Yani siz hangi dilde veya teknolojide geliştirme yapacaksanız, ona uygun eklentiyi kurarak VS Code’u adeta bir tam teşekküllü IDE’ye dönüştürebiliyorsunuz. Python, JavaScript, Go, Java, C++… Aklınıza ne gelirse, hepsi için bir eklenti bulmak mümkün. Bu da onu inanılmaz esnek kılıyor.

VS Code’un kurulumu da Visual Studio’ya göre çok daha hızlı ve basit. Sadece birkaç megabaytlık bir indirme boyutu var. Kurulumu tamamladıktan sonra açtığınızda sizi sade ve temiz bir arayüz karşılıyor. Visual Studio gibi “iş yükü” seçeneği yok ama eklenti marketi var ki, orası tam bir cennet! Kendi favori tema’nızı seçebiliyorsunuz, klavye kısayollarını özelleştirebiliyorsunuz, kısacası tamamen kendi zevkinize göre şekillendirebiliyorsunuz. Bu da insana “Benim editörüm!” hissini veriyor.

VS Code ile bir proje oluşturmak da oldukça kolay. Genellikle bir klasörü açarsınız ve VS Code o klasörü proje olarak algılar. Sonrasında terminali kullanarak (ki bu da içinde entegre geliyor) gerekli komutları çalıştırırsınız. Mesela bir Node.js projesi başlatacaksanız, terminalde `npm init -y` komutunu çalıştırıp projenizi başlatabilirsiniz. Ardından gerekli eklentileri kurarak (örneğin Python için Python eklentisi, JavaScript için ESLint gibi) kod yazmaya başlayabilirsiniz. Hata ayıklama da yine eklentiler aracılığıyla sağlanıyor, yani Visual Studio’daki gibi adım adım hata ayıklama imkanınız burada da var. Hatta bazen VS Code’un hata ayıklama arayüzü bana daha pratik geliyor sanırım.

Hangisi Ne Zaman Kullanılır?

Şimdi en can alıcı soruya geldik: Hangisini kullanmalı? Aslında bu tamamen sizin ne yapmaya çalıştığınıza ve kişisel tercihlerinize bağlı. Açıkçası, ikisinin de kendince avantajları var. Eğer ağırlıklı olarak .NET ekosisteminde, yani C#, ASP.NET Core, Xamarin gibi teknolojilerle çalışacaksanız, Visual Studio’nun sunduğu entegrasyon ve özellikler size büyük kolaylık sağlayacaktır. Özellikle büyük ve karmaşık projelerde, Visual Studio’nun sunduğu proje yönetimi ve çözüm (solution) yapısı daha anlamlı olabiliyor.

Fakat eğer daha hafif, hızlı ve esnek bir çözüm arıyorsanız, farklı diller ve teknolojiler arasında sık sık geçiş yapıyorsanız veya web geliştirme (frontend ve backend) ile daha çok ilgileniyorsanız, VS Code harika bir seçenek. JavaScript, Python, Go gibi dillerde geliştirme yapanların VS Code’u tercih ettiğini sıkça görüyorum. Hatta ben bile bazen C# projelerimde VS Code kullanıyorum, özellikle basit scriptler veya hızlı denemeler yaparken. VS Code’un o “kur ve başla” mantığı gerçekten cezbedici.

Bu arada, VS Code’un sunduğu zengin eklenti ekosistemi sayesinde, Visual Studio’nun yapabildiği hemen her şeyi bir şekilde VS Code ile de yapmanız mümkün. Sadece kurulum ve yapılandırma süreci biraz daha sizin kontrolünüzde oluyor. Mesela bir C# projesi için VS Code’a .NET SDK’yı kurmanız, sonra da C# eklentisini yüklemeniz gerekiyor. İşin doğrusu, bu biraz da kişisel alışkanlık meselesi. Tıpkı araba kullanmak gibi, birine alıştıktan sonra diğerine geçmek biraz zaman alabiliyor ama ikisinin de kendine göre keyifli yanları var.

Neticede, her iki araç da alanında en iyilerden. Başlangıç için hangisini seçerseniz seçin, emin olun pişman olmazsınız. Önemli olan, seçtiğiniz aracı öğrenmek ve onunla harika şeyler ortaya koymak. Ben ikisini de aktif olarak kullanıyorum ve farklı senaryolarda bambaşka keyifler veriyorlar bana. Mesela geçenlerde bir .NET Core projesinde Dapper ile PostgreSQL’e veri göndermem gerekti. Visual Studio’nun içindeki debugger ile her adımı kontrol etmek çok rahatlatıcıydı. Ama aynı gün içinde bir Vue.js projesinde JavaScript kodumu VS Code’da hızlıca güncelleyip test edebildim. İkisi de işimi gördü işte.

Geliştirme ortamı kurulumu konusunda kafanızdaki soru işaretlerini biraz olsun giderebildiysem ne mutlu bana. Unutmayın, teknoloji sürekli gelişiyor ve bu araçlar da sürekli güncelleniyor. En doğrusu, ikisini de birer denemek ve hangisinin sizin çalışma stilinize daha uygun olduğunu kendi deneyimlerinizle keşfetmek. Belki de benim gibi, projeye göre ikisini de kullanırsınız, kim bilir?

Şimdi gelelim kod örneğine. Her iki ortamda da basit bir konsol uygulaması oluşturup, ekrana bir mesaj yazdırma örneğini gösterelim. Bu, her iki aracın da ne kadar temel seviyede bile olsa ne kadar hızlıca çalışmaya başlayabileceğinizi gösterir. Buyurun:

// Visual Studio ile C# Konsol Uygulaması Oluşturma (Örnek Kod)

// Bu kod, Visual Studio'da yeni bir C# Konsol Uygulaması projesi açıldığında // otomatik olarak gelen temel kod bloğudur. Sadece ekrana bir mesaj yazdırır.

using System;

namespace VS_Ornek_Konsol { class Program { static void Main(string[] args) { Console.WriteLine("Merhaba, Visual Studio dünyasına hoş geldiniz!"); Console.WriteLine("Bu ilk konsol uygulamanız olabilir, ne güzel değil mi? :)"); // Console.ReadKey(); // Programın hemen kapanmaması için kullanılabilir. } } }

Bu kod bloğu, Visual Studio’da yeni bir C# konsol uygulaması projesi oluşturduğunuzda otomatik olarak gelir. Sadece ekrana basit bir mesaj yazdırır. Gerçekten çok temel bir başlangıç noktası.

Şimdi de VS Code ile aynı işi nasıl yapacağımızı görelim. Burada biraz daha manuel bir süreç var ama yine de oldukça basit.

// VS Code ile C# Konsol Uygulaması Oluşturma (Örnek Kod)

// VS Code'da projeyi başlatmak için öncelikle bir klasör oluşturup // terminalde 'dotnet new console' komutunu çalıştırmanız gerekir. // Ardından bu Program.cs dosyası oluşur.

using System;

namespace VSCode_Ornek_Konsol { class Program { static void Main(string[] args) { Console.WriteLine("Merhaba, VS Code dünyasına hoş geldiniz!"); Console.WriteLine("Bu da VS Code ile yazdığınız ilk mesajınız."); // Console.ReadKey(); } } }

Gördüğünüz gibi, kodlar aslında çok benzer. İki araç da aynı .NET SDK’sını kullandığı için mantık aynı. Tek fark, Visual Studio’nun bu süreci sizin için daha otomatik hale getirmesi diyebiliriz. VS Code ise daha çok sizin kontrolünüzde başlıyor. İki aracın da kendine has avantajları var gerçekten, ama sonuçta ikisi de bizi istediğimiz yere götürüyor. Aslında bu kadar basit bir işlem bile insanın motivasyonunu artırıyor, ne dersin?

Eğer bu araçların kurulumu ve kullanımı hakkında daha fazla detay öğrenmek isterseniz, Visual Studio kurulum rehberlerine veya VS Code kurulum rehberlerine göz atabilirsiniz. YouTube’da da bolca görsel anlatım bulmak mümkün.

Sonuç olarak, geliştirme ortamı seçimi kişisel bir yolculuktur. Hangisiyle daha rahat ediyorsanız, hangisi sizi daha çok motive ediyorsa, onu kullanın. İkisi de sizi harika yerlere taşıyacak potansiyele sahip.