Dün akşam yine eşimle çocuğumla Bursa’da ufak bir yürüyüşe çıktık, hava serin serin esiyordu hani ya, o sırada aklıma geldi Xbox Cloud Gaming diye bir şey. Aslında geçen ay falan bir arkadaşım bahsetmişti, ‘Bulut üzerinden oyun oyna, cihazın güçlü olması gerekmez’ demişti. Ben de merak ettim tabi, kodlama yaparken arada mola verip oyun oynamayı severim ama evdeki bilgisayarım bazen yetersiz kalıyor. Neyse efendim, oturduk bir kahve içtik, eve dönünce hemen denemeye karar verdim. Sanırım bu bulut oyunculuğu tam bana göre, çünkü dağcılığa giderken bile telefonumdan bir şeyler oynamak istiyorum bazen.
Fakat önce ne olduğunu anlatayım mı? Xbox Cloud Gaming, Microsoft’un bulut tabanlı bir hizmeti, yani oyunları kendi sunucularında çalıştırıp sana stream ediyorlar. Sen sadece internet bağlantın olsun, gerisini onlar hallediyor. Bana göre bu harika bir şey, çünkü pahalı bir konsol almana gerek kalmıyor. Hatırlıyorum, bir keresinde PlayStation almayı düşünmüştüm ama fiyatı görünce vazgeçtim. İşte bu cloud gaming ile her şey değişiyor, telefonundan, tabletinden hatta bilgisayarından oynayabiliyorsun. Neticede, oyun dünyası eskisi gibi değil, her yerden erişim mümkün.
Bu arada, geçen hafta markette alışveriş yaparken bir adam gördüm, elinde Xbox kumandası gibi bir şey vardı, sordum ‘Bu ne?’ diye, ‘Cloud gaming için’ dedi. Ne alaka değil mi? 🙂 Markette ne işi varmış, bilmiyorum ama aklıma takıldı. Neyse, konuya dönelim. Ben bu sistemi denemeye başladığımda ilk şoku yaşadım, evdeki internetim 50 Mbps falan, ama akıcı mı akıcı oynuyor. Aslında biraz gecikme oluyor mu diye korktum, çünkü online oyunlarda lag can sıkıcı olur hani.
Xbox Cloud Gaming Nasıl Çalışıyor?
Evet, temelini anlatayım. Sen Xbox Game Pass Ultimate aboneliği alıyorsun, o da içinde cloud gaming var. Sonra uygulamayı indiriyorsun, Xbox app veya tarayıcıdan bile erişebiliyorsun. Oyunları seçip oynuyorsun, sanki kendi cihazında çalışıyormuş gibi. Fakat internetin stabil olması şart, yoksa kesiliyor. Benim deneyimime göre, Wi-Fi yerine kablolu bağlantı daha iyi, ama mobil veriyle de idare eder. Sanırım 10 Mbps minimum diyorlar, ama ben 20-30 arası öneririm.
Şimdi aklıma geldi, geçen sene kamp yaparken, Uludağ’ın eteklerinde oturmuş telefonumdan bir oyun denemiştim, ama sinyal zayıftı, oyun donup kaldı. O zamanlar cloud gaming bilmiyordum, yoksa belki farklı olurdu. Gerçi, doğada oyun oynamak yerine manzarayı izlemek daha iyi değil mi? 🙂 Ama yine de, böyle teknolojiler hayatı kolaylaştırıyor. Neticede, zamanım kısıtlı, ailemle vakit geçirirken arada bir mola verip oynamak istiyorum.
Bir de kumanda meselesi var. Xbox kumandası Bluetooth’la bağlanıyor, telefonuna falan. Ben C# ile bir proje yaparken, arada bu kumandayı test ettim, API entegrasyonu için falan. Aslında geliştiriciler için de faydalı, çünkü REST API’lerle oyun verilerini çekebiliyorsun. Fakat ben o kadar derin dalmadım, sadece oynadım. İnanın ki, Assassin’s Creed gibi ağır oyunları bile sorunsuz çalıştırıyor.
Avantajları Neler?
Tabi ki avantajları bol. Öncelikle, donanım maliyeti yok, pahalı PC almana gerek kalmıyor. İkinci olarak, her yerden oynayabiliyorsun, Bursa’da evdeyken veya tatile giderken. Üçüncü, oyun kütüphanesi devasa, Game Pass ile yüzlerce oyun var. Bu kadar basit işte, ilk olarak aboneliği alıyorsun, sonra app’i indiriyorsun, en son oyunu seçip başlıyorsun. Ne güzel değil mi?
Fakat dezavantajları da var, açıkçası. İnternet kesilirse oyun bitiyor, offline oynayamıyorsun. Bir keresinde, tam heyecanlı bir kısımda elektrik gitti, internet modem sıfırlandı, 15 dakika bekledim. Sinir oldum tabi, oyun ilerlemem boşa gitti. Neyse efendim, o günden beri UPS almayı düşünüyorum. Gerçi, bu sorun her yerde var, değil mi?
Bu arada, Xbox resmi sitesinde detaylı bilgi bulabilirsin, abonelik seçenekleri falan var. Ben oradan baktım, fiyatı aylık 15-20 dolar arası bir şey, tam hatırlamıyorum ama uygun. Sanırım Türkiye için de geçerli, Bursa’dan sorunsuz erişiyorum.
Şimdi bir anekdot anlatayım. Geçen Pazar sabahı, erken kalktım, kahve yaptım kendime, oğlum hala uyuyordu. Oturdum telefonuma Xbox app’i açtım, Forza Horizon oynadım. Yarım saat falan sürdü, arabaları sürüp dağlarda gezdim, Bursa’nın yollarını andırıyordu hani. Eşim uyandı, ‘Yine mi oyun?’ dedi, güldük. Değdi valla, günüm güzel başladı. Win hikayesi gibi 🙂
Ama fail de yaşadım tabi. Bir akşam, kodlama projem bitmişti, Vue.js ile bir arayüz yapıyordum, mola verdim cloud gaming’e geçtim. Sea of Thieves oynuyordum, gemi batıyordu ki birden lag başladı. İnternetim yavaşlamış, komşu mu indirme yapıyormuş ne, 5 dakika dondu kaldı. Kendi hatam, saat 10’du gece, trafiği düşünmemiştim. Sonuç olarak, oyunu kapattım, sinirle yattım 🙂
Neyse, pratik ipuçlarına geçeyim. Öncelikle, iyi bir internet sağlayıcısı seç, TTNET veya Turkcell Superonline gibi. Sonra, kumandayı kaliteli bir tane al, ucuz olanlar gecikme yapıyor. Bir de, batarya ömrüne dikkat, telefonla oynarken şarjı çabuk bitiyor. Aslında, bir powerbank taşıyorum artık, dağcılıkta bile faydalı oluyor. Bu yüzden, cloud gaming’i mobil hayatıma entegre ettim.
Bu arada aklıma geldi, geçen ay şehir turuna çıktık ailece, İznik’e gittik. Yolda oğluma telefonundan bir oyun açtım, cloud gaming ile, ama sinyal zayıftı, kesik kesik oynadı. Garip değil mi? Göl kenarında tarih okurken oyun oynamak. Neyse, eğlenceliydi yine de.
Sonuç olarak, bana göre Xbox Cloud Gaming geleceğin teknolojisi. Özellikle kodcu biri olarak, yoğun günlerimde hızlı bir mola için ideal. Siz de deneyin derim, ama internetinizi kontrol edin önce. Google’da ‘xbox cloud gaming nasıl oynanır’ diye aratın, videolar çıkıyor bolca. Bir de Reddit’te r/Xbox subreddit’inde herkes paylaşıyor deneyimlerini, faydalı oluyor. IGN’de de incelemeler var, IGN sitesine bakın derim. Bir teknoloji forumunda okumuştum, tam hatırlamıyorum ama cloud gaming’in geleceği parlak diyorlar.
Evet, sanırım bu kadar. Deneyenler yorum bıraksın, ne dersiniz? 🙂